Ernst Cassirer Kitapları Seti - 2

Ernst Cassirer Kitapları Seti - 2

Stok Kodu
SET0014
Sayfa Sayısı
1706
Baskı Yılı
Aralık 2014
Yazar
Ernst CASSİRER
Çevirmen
Milay KÖKTÜRK
*99,61 ₺ den başlayan taksitlerle!
927,50 ₺
1.325,00 ₺
|
%30 İndirimli

SEMBOLİK FORMLAR FELSEFESİ I - DİL

Dil gerçekten bir mucizedir. Lakin üzerinde düşünmeyince dilin bu yönü fark edilmez. Dil henüz akılcı incelemenin konusu olmamışken, mitik düşünce dille ilgili yargılar ortaya koymuştu. Dilin mucizevi yönüne ilk defa böyle işaret edilmiş oldu. Akılcı düşünüş, her birimizde var olan, herkesle paylaştığımız bu duyusal şeyin, yani dilin nasıl olup da anlam denilen soyut bir şeyi taşıyabildiğini soruşturmaya başlayınca, dilin felsefi açıdan incelenmesi yanında bilimsel olarak da incelenmesi süreci başladı. Çevirisini yeniden gözden geçirerek ikinci baskısını sunduğumuz bu eserde, dil felsefesinin tarihi ve dilbilimi çalışmaları yanında, dilin temsil işlevi ve bunun bilinç temeli, sembol ve semboliklik, duyusal ve görsel ifade aşamasıyla soyut düşünme düzeyinde dilin kullanımı üzerine ayrıntılı inceleme ve çözümlemeler yer almaktadır.

 


SEMBOLİK FORMLAR FELSEFESİ II - MİTİK DÜŞÜNME

Mitos ya da mitoloji insanlığın bilinen tarihi kadar eskidir. Anlatıların doğaüstü niteliği dolayısıyla mitos hep tartışma konusu oldu. Mitos üzerine felsefi yahut bilimsel incelemelerin olmadığı çağlarda mitos ile dinin gerilimli ilişkisi görüldü. Bu türden incelemeler ortaya çıktıktan sonra ise mitosun doğası, mitos ile akıl ve akılcı ürün ilişkisi hep soruşturuldu. Mitos her şeyden önce bir düşünüş biçimidir. Mitosu anlama onun iç yapısını ve mantığını anlamaktan geçer. Mitosun temelindeki düşünüş biçimini keşfedip açığa çıkarmayı amaçlayan bu eserde, mitosa can veren bilinç yapısı, mitosun algı ve düşünüş biçimi olması yanında yaşama dünyasındaki yeri ve konumu, kutsal kavramı ile mitosun ilişkisi, mitos ile sembol bağlantısı ve mitik bilinçteki değişim ele alınmaktadır.

 


SEMBOLİK FORMLAR FELSEFESİ III - BİLGİNİN FENOMENOLOJİSİ

Bilginin temel dürtüsü, yani varlığın örtülü sembolünü açma ve hakikati çıplak ve örtüsüz biçimde kendi önüne serme çabası olan dürtü, her zaman yeniden doğar. Dünyayı mutlak birlik olarak kavramak isteyen felsefî bakışın önünde, her çeşitlilik gibi özellikle sembollerin çeşitliliği de en sonunda eriyip gitmelidir; son gerçeklik, bizzat kendinde varlığın gerçekliği, görülebilir olmalıdır. Bütün zamanların metafiziği, hep bu temel problemin eşiğinde bulunmaktaydı... felsefe tarihini tamamı, içindeki bütün sistematik çelişkilere rağmen, okulların kavgaları arasında yolunu şaşırmadan, aynı yönü izlemiş gibi görünmektedir. Felsefe, öncelikle bu kendini onaylama eyleminde, yani gerçeklik bilgisinin asıl organı olarak bizzat kendisine duyduğu güvende kendini kurar.

 

 

KÜLTÜR BİLİMLERİNİN MANTIĞI ÜZERİNE

Eğer felsefe asıl görevini hiç aklından çıkarmazsa, hem dünyayı bilme biçimlerinden biri, hem de insanlık kültürünün vicdanı olmak isterse, o zaman kendi tarihsel çizgisinde artık yeniden bu probleme yönelmek zorundadır. Felsefe sistemsiz bir ilerleme inancından vazgeçmek yerine, hem bu sözde “ilerleme” amacının erişilebilir olup olmadığını hem de bu amacın elde edilmeye değer olup olmadığını sormak zorundadır. Eğer burada bir kez şüphe doğarsa, bu şüphenin yatıştırılması çok güç olur. İnsanın gerçeklikle pratik ilişkisini dikkate alırsak, bu şüphe daha kuvvetli biçimde ortaya çıkar. İnsan alet kullanımı sayesinde, kendine, şeyler üzerinde hâkimiyet payesi verdi. Fakat bu hâkimiyet ona lütuf değil, beddua oldu. Fiziksel dünyayı kendi boyunduruğu altına almak için icat ettiği teknik onun kendine karşı döndü. Teknik sadece gittikçe artan bir kendine yabancılaşmaya değil, bir de insanın kendi insanî varoluşunu kaybetmesi şeklinde bir sonuca yol açtı. İnsanî ihtiyaçların tatminini sağlar gibi görünen araç-gereç, bunun yanında sayısız yapay ihtiyaçlar meydana getirdi. Teknik kültürün mükemmelleştirilmesine ilişkin her adım bu bakımdan gerçek manada bir felaket hediyesi oldu.

Ernst Cassirer

 

RÖLATİVİTE TEORİSİ ÜZERİNE

Rölativite Teorisi sadece bir fizik teorisi olarak görülmemelidir. O, aynı zamanda geleneksel bilgi, bilim ve varlık anlayışından, dünya kavrayışından kökten bir kopuşu, dolayısıyla da bir düşünme biçimi devrimini ifade etmektedir. Zaman, mekân ve nicelik kavramları düşünce dünyamızda artık yeni içerikleriyle yerini almış, varlık yeni bir çehre kazanmıştır. Diğer yandan modern fizikte tanık olduğumuz, insan dünyasını teorik v epratik anlamda kökten değiştiren atılımlar karşısında felsefe, sistemler yoluyla sözünü henüz söylemiş değildir. Bilgi ve varlık felsefelerinin önüne, Rölativite Teorisi ile açılan yeni ifku ilk defa işaret eden filozof, E. Cassirer olmuştur. Bir filozofun Rölativite Teorisi üzerine yaptığı ilk bilgi teorisi incelemesi olma özelliği taşıyan bu eser, bize, bu yeni ufkun ipuçlarını sunmaktadır.

Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Ernst Cassirer Kitapları Seti - 2 SEMBOLİK FORMLAR FELSEFESİ I - DİL Dil gerçekten bir mucizedir. Lakin üzerinde düşünmeyince dilin bu yönü fark edilmez. Dil henüz akılcı incelemenin konusu olmamışken, mitik düşünce dille ilgili yargılar ortaya koymuştu. Dilin mucizevi yönüne ilk defa böyle işaret edilmiş oldu. Akılcı düşünüş, her birimizde var olan, herkesle paylaştığımız bu duyusal şeyin, yani dilin nasıl olup da anlam denilen soyut bir şeyi taşıyabildiğini soruşturmaya başlayınca, dilin felsefi açıdan incelenmesi yanında bilimsel olarak da incelenmesi süreci başladı. Çevirisini yeniden gözden geçirerek ikinci baskısını sunduğumuz bu eserde, dil felsefesinin tarihi ve dilbilimi çalışmaları yanında, dilin temsil işlevi ve bunun bilinç temeli, sembol ve semboliklik, duyusal ve görsel ifade aşamasıyla soyut düşünme düzeyinde dilin kullanımı üzerine ayrıntılı inceleme ve çözümlemeler yer almaktadır. SEMBOLİK FORMLAR FELSEFESİ II - MİTİK DÜŞÜNME Mitos ya da mitoloji insanlığın bilinen tarihi kadar eskidir. Anlatıların doğaüstü niteliği dolayısıyla mitos hep tartışma konusu oldu. Mitos üzerine felsefi yahut bilimsel incelemelerin olmadığı çağlarda mitos ile dinin gerilimli ilişkisi görüldü. Bu türden incelemeler ortaya çıktıktan sonra ise mitosun doğası, mitos ile akıl ve akılcı ürün ilişkisi hep soruşturuldu. Mitos her şeyden önce bir düşünüş biçimidir. Mitosu anlama onun iç yapısını ve mantığını anlamaktan geçer. Mitosun temelindeki düşünüş biçimini keşfedip açığa çıkarmayı amaçlayan bu eserde, mitosa can veren bilinç yapısı, mitosun algı ve düşünüş biçimi olması yanında yaşama dünyasındaki yeri ve konumu, kutsal kavramı ile mitosun ilişkisi, mitos ile sembol bağlantısı ve mitik bilinçteki değişim ele alınmaktadır. SEMBOLİK FORMLAR FELSEFESİ III - BİLGİNİN FENOMENOLOJİSİ Bilginin temel dürtüsü, yani varlığın örtülü sembolünü açma ve hakikati çıplak ve örtüsüz biçimde kendi önüne serme çabası olan dürtü, her zaman yeniden doğar. Dünyayı mutlak birlik olarak kavramak isteyen felsefî bakışın önünde, her çeşitlilik gibi özellikle sembollerin çeşitliliği de en sonunda eriyip gitmelidir; son gerçeklik, bizzat kendinde varlığın gerçekliği, görülebilir olmalıdır. Bütün zamanların metafiziği, hep bu temel problemin eşiğinde bulunmaktaydı... felsefe tarihini tamamı, içindeki bütün sistematik çelişkilere rağmen, okulların kavgaları arasında yolunu şaşırmadan, aynı yönü izlemiş gibi görünmektedir. Felsefe, öncelikle bu kendini onaylama eyleminde, yani gerçeklik bilgisinin asıl organı olarak bizzat kendisine duyduğu güvende kendini kurar. KÜLTÜR BİLİMLERİNİN MANTIĞI ÜZERİNE Eğer felsefe asıl görevini hiç aklından çıkarmazsa, hem dünyayı bilme biçimlerinden biri, hem de insanlık kültürünün vicdanı olmak isterse, o zaman kendi tarihsel çizgisinde artık yeniden bu probleme yönelmek zorundadır. Felsefe sistemsiz bir ilerleme inancından vazgeçmek yerine, hem bu sözde “ilerleme” amacının erişilebilir olup olmadığını hem de bu amacın elde edilmeye değer olup olmadığını sormak zorundadır. Eğer burada bir kez şüphe doğarsa, bu şüphenin yatıştırılması çok güç olur. İnsanın gerçeklikle pratik ilişkisini dikkate alırsak, bu şüphe daha kuvvetli biçimde ortaya çıkar. İnsan alet kullanımı sayesinde, kendine, şeyler üzerinde hâkimiyet payesi verdi. Fakat bu hâkimiyet ona lütuf değil, beddua oldu. Fiziksel dünyayı kendi boyunduruğu altına almak için icat ettiği teknik onun kendine karşı döndü. Teknik sadece gittikçe artan bir kendine yabancılaşmaya değil, bir de insanın kendi insanî varoluşunu kaybetmesi şeklinde bir sonuca yol açtı. İnsanî ihtiyaçların tatminini sağlar gibi görünen araç-gereç, bunun yanında sayısız yapay ihtiyaçlar meydana getirdi. Teknik kültürün mükemmelleştirilmesine ilişkin her adım bu bakımdan gerçek manada bir felaket hediyesi oldu. Ernst Cassirer RÖLATİVİTE TEORİSİ ÜZERİNE Rölativite Teorisi sadece bir fizik teorisi olarak görülmemelidir. O, aynı zamanda geleneksel bilgi, bilim ve varlık anlayışından, dünya kavrayışından kökten bir kopuşu, dolayısıyla da bir düşünme biçimi devrimini ifade etmektedir. Zaman, mekân ve nicelik kavramları düşünce dünyamızda artık yeni içerikleriyle yerini almış, varlık yeni bir çehre kazanmıştır. Diğer yandan modern fizikte tanık olduğumuz, insan dünyasını teorik v epratik anlamda kökten değiştiren atılımlar karşısında felsefe, sistemler yoluyla sözünü henüz söylemiş değildir. Bilgi ve varlık felsefelerinin önüne, Rölativite Teorisi ile açılan yeni ifku ilk defa işaret eden filozof, E. Cassirer olmuştur. Bir filozofun Rölativite Teorisi üzerine yaptığı ilk bilgi teorisi incelemesi olma özelliği taşıyan bu eser, bize, bu yeni ufkun ipuçlarını sunmaktadır. SET0014
Ernst Cassirer Kitapları Seti - 2

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.