Günümüz Öyküleri Seçkisi Seti

Günümüz Öyküleri Seçkisi Seti

Stok Kodu
SET0029
Baskı
1. Baskı
Sayfa Sayısı
2096
Baskı Yılı
Ocak 2021
*122,39 ₺ den başlayan taksitlerle!
1.139,60 ₺
1.628,00 ₺
|
%30 İndirimli
7 Kitaplık Set

 

Günümüz Azerbaycan Öyküsü

Çağdaş Azerbaycan edebiyatından otuz tane öyküyü Türkçeye kazandırdık. Bu yazarlar günümüzde edebî hayatlarına devam eden modern öykü yazarlarıdır. Elinizdeki kitapta Azerbaycan’ın şehirlerine, köylerine kahramanların gözünden seyahat edecek, Azerbaycan kültürünü yakından tanıyacaksınız. Çağdaş Azerbaycan öykülerini zevkle okuyacağınızı düşünüyoruz.

 

Günümüz Afgan Öyküsü

Afgan yazarların birçoğu yazar kimliğinin yanı sıra gazeteci, politikacı, aydın, rejisör, tiyatrocu, aktivisttir. Afganistan Ahmet Zahir, Rehnevard Zeryâb, Halit Hüseynî, Pervin Pejvak, Ekrem Osman, Atik Rahimi gibi ses sanatçıları, senaristler, yazarlar, aydınlar yetiştirmiş bir iklimdir. 1979 öncesi Afganistan’da Avrupa gibi modern bir sosyal hayat vardı. Uluslararası güç mücadelesinin ortasında kalan ülke son kırk yılında çok zor şartlar altında hayatını devam ettirmektedir. İşgal, dış müdahale, iç savaş ve diğer birçok buhranlar Afganistan’ı, ülkedeki sosyal hayatı köklü bir değişime zorladı. Birçok sanatçı, bilim insanı, yazar Afganistan’dan ayrılarak hayatlarını yurt dışında devam ettirmek zorunda kaldı. Afgan yazarların büyük bir kısmı vatanlarından ayrı eserler yazdılar. Elinizdeki eserde yer alan yazarlar hayatlarına Amerika, Kanada, Fransa, Avusturya, Hollanda, İran, Azerbaycan, İngiltere ve Afganistan’da devam etmektedirler. Halit Hüseynî hariç diğerleri eserlerini Derîce/Afganistan Farsçasında kaleme almışlardır.Birçoğu vatanlarından ayrılmak, gurbette yaşamak zorunda kalan Afgan yazarlar yılmadan Derîce sanat yapmaya, ülkelerinin birçok meselesini sanatla anlatmaya çalışmışlardır. Afgan edebiyatı esas olarak Afganistan’da ve dünyanın dört bir yanında gelişmekte, ilerlemektedir.

 

Günümüz Kazak Öyküsü

Daha ziyade kadın hakları ve kadının toplumdaki yerini konu alan ilk Kazak hikâyelerinde pek tabii olarak destan ve kıssa geleneğinin izleri görülmektedir. 1917 Bolşevik Devrimi’nden sonra ise “kadın” izleği daha bir önem kazanır. Lakin Devrim’in ilk yıllarında buna komünizm, kolhozlaşma, eşitlik, hürriyet, ilericilik, halkların dostluğu gibi izlekler de eklenir. Bu durum otuzlu yıllara kadar devam eder. Stalin’in tam bir dikta yönetimi uyguladığı otuzlu yıllarda edebiyatın çehresi de tamamen değişmiştir. Yönetim için tehlike oluşturduğu veya oluşturacağı düşünülen, içinde şair ve yazarların da bulunduğu binlerce aydın değişik bahanelerle ya sürgün edilmiş ya da öldürülmüş, dolayısıyla otuzlu yıllar Kazak edebiyatı için umumi anlamda verimsiz geçmiştir. 1932 yılından sonra artık iktisat gibi sanat ve edebiyat da devlet tarafından planlanmaya başlamıştır. Sözgelimi bir yazarın bir yıl içinde hangi konuda kaç eser kaleme alacağı “merkez” tarafından tespit ve takip edilir olmuştur. Bunun sonucu olarak İkinci Dünya Savaşı’na kadar millî ve dinî değerleri “eski ve gerici” diyerek itibarsızlaştıran, sosyalizm ile komünizmin güzelliklerini ve erdemlerini anlatan eserler; 1940-1950 yılları arasında ise Sovyet-Alman Savaşı’nı konu alan eserler kaleme alınmıştır. Bunların büyük kısmının propagandacı eserler olduğu aşikârdır.1950-1960 yılları arasında “savaş ve zafer” izleğine koşut olarak “bakir topraklar” izleği de devreye girmiştir. Altmışlı yıllarda edebiyatta daha millî ve daha bedii olana bir yöneliş başlamıştır. Bu güçlü akım sadece edebiyatta değil bütün sanat dallarında kendisini göstermiş ve her şeye rağmen millî ruhun canlanmasına önayak olmuştur. Gorbaçov’dan sonra bütün alanlarda olduğu gibi edebiyatta da bocalama dönemi başlamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ise özellikle “plana göre” yazmaya alışmış yazarlar ne yazacaklarını bilemez olmuşlardır. Ancak bazı yazarlar yeni döneme ayak uydurmayı başarmışlar ve özgün eserler yazmaya devam etmişlerdir. İstiklalin ilk yıllarında yaşanan içtimai ve iktisadi çöküntü sanat ve edebiyatı da derinden etkilemiştir. Doksanlı yılların sonuna doğru siyasi ve iktisadi istikrar sağlandıktan sonra sanat ve edebiyat da canlanmaya başlamıştır. Bağımsızlık sonrası edebiyatında eski yazarların yanı sıra “yeni devri” işleyen “yeni simalar” da ortaya çıkmıştır.

 

Günümüz Kırgız Öyküsü

Kırgızların çağdaş edebiyatı 1917 yılında Ekim devriminin ardından 1920’li yıllardan sonra şekillenmeye ve oluşmaya başlamıştır. Zamanla Sovyetler Birliği’ne dâhil olan diğer edebiyatlarda olduğu gibi Kırgız edebiyatı da büyümüş, gelişmiş ve dünya edebiyatları arasındaki yerini almıştır. Türkiye’de çağdaş edebiyat alanında Cengiz Aytmatov’u yediden yetmişe herkesin tanıdığını ve okuduğunu biliyoruz. Elbette ulu yazarımızın sadece Türk edebiyatında değil, dünya edebiyatındaki yeri de eşsizdir. Ancak Kırgız edebiyatından diğer yazarların ve eserlerin, özellikle Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra yazılmış eserlerin Türkiyeli okurlara ulaşmadığının farkındayız. Edebiyatın devrin aynası olduğunu düşünürsek günümüzü anlamak için o dönemde yazılmış eserlerin okunması şarttır. Dolayısıyla bu seçkiye giren seçilmiş öyküler birkaç hikâye dışında neredeyse tamamı Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra kaleme alınmış eserlerdir.

 

Günümüz Kırım Tatar Öyküsü

Yirmi yazardan kırk dokuz öykünün bulunduğu bu eserde Kırım Tatarlarının kültürüyle alakalı birçok unsura ulaşmaktayız. Kırım Tatarlarının 20. yüzyılın başında vatanlarındaki hayatları, sürgündeki yıllar ve sürgün sonrası vatana dönmeleri birçok hikâyede işleniyor. Arap, Latin, Kril alfabesiyle basılmış birçok kitap, dergi, gazeteleri inceleyerek ulaştığımız eserler içinden bir seçki yaptık. İlk yaptığımız çalışmanın üzerinden altı yıl geçti. Altı yıl sonra tarihe yeni bir not düşüyoruz. Titiz bir çalışmanın neticesi olan bu eserdeki öyküleri zevkle okuyacağınızı düşünüyoruz.

 

Günümüz Özbek Öyküsü

Türkçenin zaman içerisinde kollara ayrılarak lehçeleri oluşturması, malzemesi dil olan edebiyatın da kendi içerisinde birtakım sebeplerden ötürü farklı gelişim göstermesi, Türk edebiyatını da kollara ayırmıştır. Özbek edebiyatının da kendine özel gelişim göstermesi bakımından Türk dünyası edebiyatları arasında önemli bir konumu bulunmaktadır. Temelini Alişir Nevaî, Hüseyin Baykara, Babür gibi değerlerin attığı Çağatay edebiyatından alan Özbek edebiyatında, Milli Uyanış Döneminde cedidizmin etkisiyle tercüme faaliyetlerine hız verilmiş; bu sayede dünya edebiyatlarının numuneleri Özbek edebiyatına kazandırılmıştır. Gaspıralı İsmail Bey’in “öze bağlı yeni edebiyat” anlayışıyla çağdaş Özbek edebiyatı da 20. yüzyıl edebiyatları arasında yerini almıştır. Yenileşme döneminde ceditçi aydınların en önemli özelliklerinden biri de iyi birer tercüman olmalarıydı. Bu eserde, çağdaş Özbek edebiyatında farklı öykü anlayışlarıyla kaleme alınmış otuz yazara ait otuz eser bulunmaktadır. Öykü türünde çok büyük klasikler çıkarmış Özbek edebiyatı, öykü yolculuğuna, yetkin yazarlarla devam etmektedir. Yirminci yüzyılın başında teknolojinin insan hayatına girmesiyle ortaya çıkan modernizm ve İkinci Dünya Savaşından sonra zuhur eden postmodernizm Özbek edebiyatında da kendini bulmuştur. Çağı yakalarken bir yandan da gelenekten ayrılmayan Özbek edebiyatının öykü türündeki başarısı, yeni anlayışları geleneksel olanla harmanlayabilmesinde yatar.

 

Günümüz Rus Öyküsü

Rus edebiyatının efsaneleri Puşkin’i, Çehov’u, Dostoyevski’yi, Gogol’u ve diğer klasik yazarların eserlerini muhtemelen dünya yüzünde tanımayan yoktur ancak her asrın kendi efsaneleri olmalı. Zaman değiştikçe her şey onunla birlikte değişiyor. Mesela Çehov’un Rusyası ile Dina Rubina’nın Rusyası aynı değil. İşte bu nedenle eski Rusya’yı tanıyan okuyucular için bugünlerin Rusya’sını tanımaya fırsat veren bu kitabı hazırladık. Seçkide çağdaş Rus edebiyatının yedi meşhur yazarının eserlerini derledik. Eseri Rusça orijinal metinlerinden tercüme ettim. Kitabı hazırlarken yazarların biyografisini de inceledim. “Yetenekli insan her alanda yeteneklidir,” bu Rus atasözünün gerçekten doğru olduğunu anladım çünkü o yazarların bazısının sadece edebiyat hayatında değil sinemada, gazetecilikte ve başka alanlarda da çok başarılı olduklarını öğrendim. Onların her biriyle tanışmak büyük bir zevkti. Böylece Rus çağdaş edebiyat dünyasının misafiri oldum. Sizlerin de bu eseri beğeniyle okuyacağınızı düşünüyorum.

Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Günümüz Öyküleri Seçkisi Seti 7 Kitaplık Set Günümüz Azerbaycan Öyküsü Çağdaş Azerbaycan edebiyatından otuz tane öyküyü Türkçeye kazandırdık. Bu yazarlar günümüzde edebî hayatlarına devam eden modern öykü yazarlarıdır. Elinizdeki kitapta Azerbaycan’ın şehirlerine, köylerine kahramanların gözünden seyahat edecek, Azerbaycan kültürünü yakından tanıyacaksınız. Çağdaş Azerbaycan öykülerini zevkle okuyacağınızı düşünüyoruz. Günümüz Afgan Öyküsü Afgan yazarların birçoğu yazar kimliğinin yanı sıra gazeteci, politikacı, aydın, rejisör, tiyatrocu, aktivisttir. Afganistan Ahmet Zahir, Rehnevard Zeryâb, Halit Hüseynî, Pervin Pejvak, Ekrem Osman, Atik Rahimi gibi ses sanatçıları, senaristler, yazarlar, aydınlar yetiştirmiş bir iklimdir. 1979 öncesi Afganistan’da Avrupa gibi modern bir sosyal hayat vardı. Uluslararası güç mücadelesinin ortasında kalan ülke son kırk yılında çok zor şartlar altında hayatını devam ettirmektedir. İşgal, dış müdahale, iç savaş ve diğer birçok buhranlar Afganistan’ı, ülkedeki sosyal hayatı köklü bir değişime zorladı. Birçok sanatçı, bilim insanı, yazar Afganistan’dan ayrılarak hayatlarını yurt dışında devam ettirmek zorunda kaldı. Afgan yazarların büyük bir kısmı vatanlarından ayrı eserler yazdılar. Elinizdeki eserde yer alan yazarlar hayatlarına Amerika, Kanada, Fransa, Avusturya, Hollanda, İran, Azerbaycan, İngiltere ve Afganistan’da devam etmektedirler. Halit Hüseynî hariç diğerleri eserlerini Derîce/Afganistan Farsçasında kaleme almışlardır.Birçoğu vatanlarından ayrılmak, gurbette yaşamak zorunda kalan Afgan yazarlar yılmadan Derîce sanat yapmaya, ülkelerinin birçok meselesini sanatla anlatmaya çalışmışlardır. Afgan edebiyatı esas olarak Afganistan’da ve dünyanın dört bir yanında gelişmekte, ilerlemektedir. Günümüz Kazak Öyküsü Daha ziyade kadın hakları ve kadının toplumdaki yerini konu alan ilk Kazak hikâyelerinde pek tabii olarak destan ve kıssa geleneğinin izleri görülmektedir. 1917 Bolşevik Devrimi’nden sonra ise “kadın” izleği daha bir önem kazanır. Lakin Devrim’in ilk yıllarında buna komünizm, kolhozlaşma, eşitlik, hürriyet, ilericilik, halkların dostluğu gibi izlekler de eklenir. Bu durum otuzlu yıllara kadar devam eder. Stalin’in tam bir dikta yönetimi uyguladığı otuzlu yıllarda edebiyatın çehresi de tamamen değişmiştir. Yönetim için tehlike oluşturduğu veya oluşturacağı düşünülen, içinde şair ve yazarların da bulunduğu binlerce aydın değişik bahanelerle ya sürgün edilmiş ya da öldürülmüş, dolayısıyla otuzlu yıllar Kazak edebiyatı için umumi anlamda verimsiz geçmiştir. 1932 yılından sonra artık iktisat gibi sanat ve edebiyat da devlet tarafından planlanmaya başlamıştır. Sözgelimi bir yazarın bir yıl içinde hangi konuda kaç eser kaleme alacağı “merkez” tarafından tespit ve takip edilir olmuştur. Bunun sonucu olarak İkinci Dünya Savaşı’na kadar millî ve dinî değerleri “eski ve gerici” diyerek itibarsızlaştıran, sosyalizm ile komünizmin güzelliklerini ve erdemlerini anlatan eserler; 1940-1950 yılları arasında ise Sovyet-Alman Savaşı’nı konu alan eserler kaleme alınmıştır. Bunların büyük kısmının propagandacı eserler olduğu aşikârdır.1950-1960 yılları arasında “savaş ve zafer” izleğine koşut olarak “bakir topraklar” izleği de devreye girmiştir. Altmışlı yıllarda edebiyatta daha millî ve daha bedii olana bir yöneliş başlamıştır. Bu güçlü akım sadece edebiyatta değil bütün sanat dallarında kendisini göstermiş ve her şeye rağmen millî ruhun canlanmasına önayak olmuştur. Gorbaçov’dan sonra bütün alanlarda olduğu gibi edebiyatta da bocalama dönemi başlamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ise özellikle “plana göre” yazmaya alışmış yazarlar ne yazacaklarını bilemez olmuşlardır. Ancak bazı yazarlar yeni döneme ayak uydurmayı başarmışlar ve özgün eserler yazmaya devam etmişlerdir. İstiklalin ilk yıllarında yaşanan içtimai ve iktisadi çöküntü sanat ve edebiyatı da derinden etkilemiştir. Doksanlı yılların sonuna doğru siyasi ve iktisadi istikrar sağlandıktan sonra sanat ve edebiyat da canlanmaya başlamıştır. Bağımsızlık sonrası edebiyatında eski yazarların yanı sıra “yeni devri” işleyen “yeni simalar” da ortaya çıkmıştır. Günümüz Kırgız Öyküsü Kırgızların çağdaş edebiyatı 1917 yılında Ekim devriminin ardından 1920’li yıllardan sonra şekillenmeye ve oluşmaya başlamıştır. Zamanla Sovyetler Birliği’ne dâhil olan diğer edebiyatlarda olduğu gibi Kırgız edebiyatı da büyümüş, gelişmiş ve dünya edebiyatları arasındaki yerini almıştır. Türkiye’de çağdaş edebiyat alanında Cengiz Aytmatov’u yediden yetmişe herkesin tanıdığını ve okuduğunu biliyoruz. Elbette ulu yazarımızın sadece Türk edebiyatında değil, dünya edebiyatındaki yeri de eşsizdir. Ancak Kırgız edebiyatından diğer yazarların ve eserlerin, özellikle Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra yazılmış eserlerin Türkiyeli okurlara ulaşmadığının farkındayız. Edebiyatın devrin aynası olduğunu düşünürsek günümüzü anlamak için o dönemde yazılmış eserlerin okunması şarttır. Dolayısıyla bu seçkiye giren seçilmiş öyküler birkaç hikâye dışında neredeyse tamamı Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra kaleme alınmış eserlerdir. Günümüz Kırım Tatar Öyküsü Yirmi yazardan kırk dokuz öykünün bulunduğu bu eserde Kırım Tatarlarının kültürüyle alakalı birçok unsura ulaşmaktayız. Kırım Tatarlarının 20. yüzyılın başında vatanlarındaki hayatları, sürgündeki yıllar ve sürgün sonrası vatana dönmeleri birçok hikâyede işleniyor. Arap, Latin, Kril alfabesiyle basılmış birçok kitap, dergi, gazeteleri inceleyerek ulaştığımız eserler içinden bir seçki yaptık. İlk yaptığımız çalışmanın üzerinden altı yıl geçti. Altı yıl sonra tarihe yeni bir not düşüyoruz. Titiz bir çalışmanın neticesi olan bu eserdeki öyküleri zevkle okuyacağınızı düşünüyoruz. Günümüz Özbek Öyküsü Türkçenin zaman içerisinde kollara ayrılarak lehçeleri oluşturması, malzemesi dil olan edebiyatın da kendi içerisinde birtakım sebeplerden ötürü farklı gelişim göstermesi, Türk edebiyatını da kollara ayırmıştır. Özbek edebiyatının da kendine özel gelişim göstermesi bakımından Türk dünyası edebiyatları arasında önemli bir konumu bulunmaktadır. Temelini Alişir Nevaî, Hüseyin Baykara, Babür gibi değerlerin attığı Çağatay edebiyatından alan Özbek edebiyatında, Milli Uyanış Döneminde cedidizmin etkisiyle tercüme faaliyetlerine hız verilmiş; bu sayede dünya edebiyatlarının numuneleri Özbek edebiyatına kazandırılmıştır. Gaspıralı İsmail Bey’in “öze bağlı yeni edebiyat” anlayışıyla çağdaş Özbek edebiyatı da 20. yüzyıl edebiyatları arasında yerini almıştır. Yenileşme döneminde ceditçi aydınların en önemli özelliklerinden biri de iyi birer tercüman olmalarıydı. Bu eserde, çağdaş Özbek edebiyatında farklı öykü anlayışlarıyla kaleme alınmış otuz yazara ait otuz eser bulunmaktadır. Öykü türünde çok büyük klasikler çıkarmış Özbek edebiyatı, öykü yolculuğuna, yetkin yazarlarla devam etmektedir. Yirminci yüzyılın başında teknolojinin insan hayatına girmesiyle ortaya çıkan modernizm ve İkinci Dünya Savaşından sonra zuhur eden postmodernizm Özbek edebiyatında da kendini bulmuştur. Çağı yakalarken bir yandan da gelenekten ayrılmayan Özbek edebiyatının öykü türündeki başarısı, yeni anlayışları geleneksel olanla harmanlayabilmesinde yatar. Günümüz Rus Öyküsü Rus edebiyatının efsaneleri Puşkin’i, Çehov’u, Dostoyevski’yi, Gogol’u ve diğer klasik yazarların eserlerini muhtemelen dünya yüzünde tanımayan yoktur ancak her asrın kendi efsaneleri olmalı. Zaman değiştikçe her şey onunla birlikte değişiyor. Mesela Çehov’un Rusyası ile Dina Rubina’nın Rusyası aynı değil. İşte bu nedenle eski Rusya’yı tanıyan okuyucular için bugünlerin Rusya’sını tanımaya fırsat veren bu kitabı hazırladık. Seçkide çağdaş Rus edebiyatının yedi meşhur yazarının eserlerini derledik. Eseri Rusça orijinal metinlerinden tercüme ettim. Kitabı hazırlarken yazarların biyografisini de inceledim. “Yetenekli insan her alanda yeteneklidir,” bu Rus atasözünün gerçekten doğru olduğunu anladım çünkü o yazarların bazısının sadece edebiyat hayatında değil sinemada, gazetecilikte ve başka alanlarda da çok başarılı olduklarını öğrendim. Onların her biriyle tanışmak büyük bir zevkti. Böylece Rus çağdaş edebiyat dünyasının misafiri oldum. Sizlerin de bu eseri beğeniyle okuyacağınızı düşünüyorum. SET0029
Günümüz Öyküleri Seçkisi Seti

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.