Hasan Bin Mevlâ Muhammed' in Tasavvufî Görüşleri
Hasan Bin Mevlâ Muhammed, Münebbihâtu’l-Kulûb isimli eserini, zamanın
padişahı Sultan II. Beyazid Han’a sunmak üzere hazırlamıştır. Eserin,
padişaha sunulacak düzeyde olması, ne kadar değerli ve önemli olduğunu
ortaya koymaktadır.
Münebbihâtu’l-Kulûb isimli bu eser, ibadetlerin ve kulluğun icrasında kalbin
fonksiyonunu ortaya koyması ve pek çok tasavvufî konuya açıklık getirmesi
bakımından da önem arz etmektedir.
Kalp, dünyevî, nefsanî, şeytanî havâtırla doldurulur ve ibadet için de hazır
olmazsa sarhoş gibi olur ve ne yaptığını ne söylediğini bilemez. Gaflet,
dalgınlık, unutkanlık halinde, ne yaptığını ve ne okuduğunu bilmeden yapılan
ibadetler, kalp ve vücutla birlikte eda edilmiş olmaz. Kalbî olmayan ibadetler
de değer kazanmaz.
İbadetin makbul olması için nefs dikenlerinden temizlenmiş temiz bir kalp
toprağında icra edilmesi gerekir.
Bedenen yapılan ibadetler zâhire göre farz olduğu gibi, ibadetlerdeki ihlas
ve nefs tezkiyesi de bâtına göre farzdır. Zâhirî amellerin kabul edilmesi,
bâtınî amellerden olan ihlasla ve kalp temizliği ile yapılmasına bağlıdır.
Ameller, cam gibi kırılgan olup, yalan, dedikodu, riya, kibir ve kin gibi kötü
eylemlerle kırılarak sevaptan mahrum kalmaya sebep olabilir. Kötü sıfatlar,
amelleri kırıp dökmekle kalmayıp cehennemde azap görmeye de sebep
olur. Kemâl ve mutluluk, amellerin yapılmasında değil, kabul olmasındadır.
Tefekkür ve zikirden yoksun ibadetler, içi boş ve kabuktan oluşan buğday
tanelerine benzer. Hasat zamanı, görünenlerin kabuktan ibaret olduğu
anlaşılır.